27 Ağustos 2013 Salı

Yorum: Çıplak Ölüm - Nora Roberts

 

Orjinal Adı:  Naked in Death 
Goodreads Puanı: 4,12
Sayfa Sayısı: 308
Yayın Yılı: 2002
Yayıncı: Epsilon
Yorumum:
 Evettt.. Bu kitabı okumak için biraz geç kalmışım. In Death (Ölüm) Serisi; daha ilk kitaptan kendine bağladı. Aslında kitaba başlayıp başlamamak konusunda çok tereddütlüydüm. Neden diye sorarsanız, şimdilik 38 kitaptan oluşan bir seriden bahsediyoruz yahu ! :D Ki, Nora yaşadığı sürece yazacak gibi.
Şimdi de kitabın içeriğinden bahsedelim :)

Kitabımız biraz ileri bir zamanda geçiyor. 2030'lu yıllar. Teknoloji çok ilerlemiş ve sistem biraz değişmiş bu zamanda. Kitap, beni birkaç nokta rahatsız etti bu da onlardan biri. Kitap ilk 90'lı yıllarda çıktığı için 2030'lu yıllar belki o şekilde düşünülebilir. 2013yılında okuyunca kitabı pek inandırıcı gelmedi. Hatta uçan arabalar, uzayda kişilere özel yapılar falan saçma geldi. Bu rahatsızlığı çok hissetmemek için, yazarın onu yazdığı yılları düşündüm, o şekilde uyum sağladım.


Kitabın esas kızı Eve Dallas, yirmili yaşlarının sonunda olmasına rağmen Teğmen rütbesi kazanmış bir polistir. Eve'mizin geçmişi bir sır. Kendisi de çocukluğunun büyük bir bölümünü hatırlamıyor. Kim bilir kaçıncı kitapta hatırlayacak, bu da bizi seriye bağlamak için güzel yollardan biri.
Ee kitabımızın polisiye olduğunu biliyorsunuz zaten. Kitap kapağı bu yönden açıklayıcı :) Kitabın adının da işlenen cinayetlerle çok uyumlu olduğunu söylemekten büyük onur duyarım :D  
Katilimiz kurban olarak kendilerine fahişeleri seçiyor. (Kitapta, fahişeliği tam bir meslek gibi anlatmış. Yani gelecekte fahişeler, meslekleri üzerine eğitim ve lisans almış kişiler olacakmış :P) Katil öldürdüğü fahişeleri, çırılçıplak soyarak, yatağa belli açıdan yatırıyor. Öldürüş yöntemi de; kafaya, karna ve bacak arasına birer kurşun sıkmak. Ve cesetlerin altına "Altının biri, Altının ikisi" diye not bırakmak. Yani, altı fahişe öldüreceğini en baştan diyor. Cinayet silahını olay yerinde bırakıp, cinayeti de videoya alıp, bu videoları bizim Eve'ciğimizin evine bırakıyor. Eve güçlü bir kadın ama başına gelenler, yaşadıkları biraz insanı üzüyor. Çok talihsiz çok... Size en basitinden bir örnek vereyim :D 

- Eve'in tek istediği bir lolipoptu.Aklı lolipoplarda, otomatik kapıdan içeri girdi ve adımını atar atmaz her zamanki iç güdüsüyle bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti.

Dükkanda bir soyguncuyla mücadele edip, dayak yedikten sonra. Dükkana gelen polis memurlarından biri:
- "Siz iyi misiniz, bayan? Ambulans çağıralım mı?" 
Ambulans değil sadece bir lolipop istiyordu.
"Teğmen" diye düzeltti
 
Bu benim en sevdiğim sahnelerden biri. Eve her durumda espri yeteneğini kaybetmiyor :))
İlk öldürülen fahişe, büyükbabası Senatör olan bir kadın. Böylelikle davaya pollitika da karışıyor. Siyasi olaylar çok anlayacağınız ve bazen Eve zor durumda kalıyor. Eve katili bulmak için ipuclarını araştırırken, en büyük şüpheli olarak Roarke denilen, Tanrı'dan daha fazla parası var  diye niteledirilen bir iş adamıyla yolları kesişir. Roarke da Eve de birbirinden çok etkileniyorlar ve araların da büyük bir çekim oluşuyor. Beni rahatsız eden ikinci nokta bu. Hadi Eve'yi anladım da, Roarke ki dediğim gibi çok zengin ve yakışıklı. Nasıl olur da bizim pasaklı, paspal birine hemen aşık olur. Neyse, işte başta Eve ilişki de bocalıyor. Sonuçta Roarke bir şüpheli. Böylelikle kitabımız aşk, cinayet ve gerilim olarak devam ediyor.

Hayali Eve'miz :)

Hayali Roarke'miz :)


Son olarak katil çok şaşırtmıyor. Onu söylemeliyim. Yani tamam ilginç şeyler dönmüş ama çok şaşırmadım. Benden yorum bu kadar. Gerisini siz okuyun, görün. Ben seriye kesinlikle devam edeceğim. Tess Gerritsen'ın Rizzoli&Isles serisisinden sonra, ikinciliğe oynayacak olan polisiye serim bu olacak gibi görünüyor. Kendinize iyi bakın. Bol kitaplı günler ! :)
 Değerlendirmem:

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...